Doğanın nimetleri; Kuşkonmaz

Kapalı bir günden merhaba,

Nisan ayi itibari ile doga uyanir pek cok yerde. Karadağ yarı karasal ikliminden oturu biraz daha geriden geliyor bu noktada. Ay nerdeyse bitmek üzere ve kuskonmazlar yeni oldu.

Normalde yerlileri bağını 1.5 Eurodan satıyor kuskonmazin. Küçük bir koyde ve kirsalda yaşamanın nimetlerinden biri de pek cok seyi doğadan elde edebilmek olsa gerek. Ilginçtir insanlar genelde yüzüne bakmiyor burda. Oysa ben bitki çaylarından sebze - meyve kurularına pek cok seyi doğadan toplamaya basladim. Hem bütçeye destek, hemde saglikli. Yagmur sulari disinda pek bir sey değmiyor burda yetişenlere. 




Türkçe'de "kütür kütür" ya da "cacık gibi" deriz ya; o denli tazeler, direk kiriliyorlar bükünce ki internete bakilirsa elle toplanmasi gerekiyormus kuskonmazlarin acilasmamasi adina. 


Dün akşam yemeği doğadandı,


Ve bu sabahki kahvaltı. Hala biraz var, aksama yemeğin yanina salata yapacagim onu da. Tat ve doku olarak semiz otuna hayli benzeş. Etrafta istemedigim kadar var, buzluga atmanin da bir yolunu bulmali ilerleyen zamanlar icin, bakalim.


Dun kuşkonmazları toplarken yolum küçük kiliseye ve yanındaki mezarlığa cikti. Google Earth üzerinden görmüştüm burayi ama hic gitmemiştim. Mezar sahiplerine saygısızlık olmamasi adina taslari arkadan cektim. Normalde mezarda kim ya da kimler varsa onlarin isimleri ve fotograflari var mezar taslarinda. Eger tek kisi varsa mezarda gravur yaptiriyorlar genelde. 

Mezar taşlarının arka tarafında yer alan bu kapakları daha once gittiğim mezarlarda gormemistim. (Evet, mezarlıkları seviyorum, ozellikle yolunuz Paris'e düşerse Père Lachaise mezarlığını gezmenizi tavsiye ederim. Dunyanin pek cok bilinen ismi orda yatmakta ancak bundan ote mezar taslari olarak yapilan heykeller acik hava heykel sergisi gibidir bana gore) 

Bu kapaklar genelde birden fazla isim olan mezarlarda vardı, içerde raf ya da benzeri bir sey var midir, yoksa tabutlar ustuste mi konuyor bilmiyorum. Umarim bir cenaze izleyebilirim burda benimkinden once, fikrim olur en azindan. (Karadağ'da dini toren olmaksizin gömülmek istiyorum ölünce, bosuna masraf ya da is çıkmaz kimseye bedenimi Türkiye'ye götürmek icin. Kaldi ki burasi bizim yuvamız artık. Acaba mezar yerini önceden alıp, Benek ve Haylaz ile ayni yere gömülebilir miyim?)

Mezarliga cikan kucuk patikada cop yigini vardi yine. Insanlari anlamiyorum; bu copu oraya götürebiliyorsan aracin var demektir. Neden cop alanına degil de dogaya bırakıyorsun o zaman? Kaldi ki cogu sise ve kavanoz, geri donusum yapılabilecek malzemeler ama dogada değil! Cam bilakis yangina sebep olabilecek bir malzeme dogada! 

Karadağ'a tasinmadan once cok tepki almistim cevreden "Onlar Sırp" diyenlerden. Evet, Karadağ Sırbistan'dan ayrilmis bir ulke, ondan oncesinde hepsi Yugoslavya catisi altindaydi. Ayrica ve? 

Dun komsulara gectim kahve icin. Beyaz incir cikardi karisi ki beyazı siyaha tercih ederim. "Bir dal kesebilir miyim asi icin?" Dedim. "Hayir" dediler ve;

Dort kok beyaz incir verdiler. Hatta biz kahveleri icerken kocasi posete hayvan gubresi karisimi doldurup içine koyuverdi fidanlari. Ve ben bir kez daha emin oldum buraya taşınmakla ne kadar iyi bir sey yaptigimi. Komsuluk ve insanlığa olan inancımı tazeliyor burasi. 

Sağlıcakla
Benek & Haylaz & Zeliha 





Comments